"Aynı tas aynı hamam" başlıklı son yazımı "yeni bir skandalda buluşmak üzere hoşçakalın" diyerek noktalamıştım hatırlarsanız.

Federasyon aynı tas aynı hamam ile yıkanmaya devam ettiği için yeni bir skandalın patlak vermesi sadece bir hafta sürdü haliyle..

Ne süper kupaymış arkadaş..

Herşeyi ile futbol tarihine geçti resmen.

Gelin futbol tarihimize adını kalın çizgilerle yazdıran süper kupa skandalını bir ele alalım.

Malumunuz süper kupa lig şampiyonu ile Türkiye kupası şampiyonu arasında düzenlenen bir maç organizasyonu.

Geçmişte Cumhurbaşkanlığı kupası olarak lig bitiminde düzenleniyordu.

Günümüzde de lig bitiminde yeni sezon başlamadan süper kupa sahibini bulacak şekilde organize ediliyor.

Bu yıl Avrupa kupalarında fazladan ön eleme oynayan Fenerbahçe ve Galatasaray takımlarımızın maç trafiği yoğunlaşınca ön eleme haftası öncesine gelen süper kupa takvimi, iki takımın da rızası ile ileri bir tarihe ertelendi.

Bu durum sezonu Fenerbahçe'den daha geç açan ve transferleri henüz takıma tam adapte olmamış ve bir kısmının da maça yetişemeyeceği konuşulan Galatasaray'ın biraz daha fazla işine gelmiş olabilir.

Zira Fenerbahçe iki ön eleme  turu oynayacağı için sezonu erken açmış ve erken form tutmuş görünüyordu.

Takımlarımız ön eleme turlarında başarılı sonuçlar alıp ülke puanına güzel katkılar veredursun Süper kupa futbol gündeminden hiç düşmedi..

Cumhuriyetimizin 100.yıl'ı olması münasebetiyle alınacak her kupa biraz daha anlam ifade ediyordu çünkü.

Kamuoyu iki yenilmez armada'dan birinin yenileceği maçı heyecanla beklerken, süper kupanın Arabistan'da oynanacağı fikri telaffuz edilmeye başlandı.

Olurdu olmazdı derken bir oldu bitti ile kendimizi Suudi Krallığı'nda bulduk.

Sonrasında yaşananlar malumunuz.

Hadi bakalım bir erteleme daha.

Bu kez iki eliyle bir kupa düzenleyemeyen Federasyon başkanı ve onun yöneticileri 7 Nisan tarihinde altyapısı "Var" sistemine uygun olmayan Şanlıurfa stadında süper kupanın oynanmasına karar verdi.

Maç tarihi açıklanınca Avrupa kupalarında yoluna devam eden Fenerbahçe'nin bu durum yüzünden maç trafiği bir kâbusa döndü.

Yunan ekibi Olimpiakos ile oynayacağı hayati önemdeki maçın sadece 4 gün öncesinde bu maça çıkmak istemediler haliyle..

Ve bu isteği de federasyona bildirdi Fenerbahçe yönetimi.

Bir "Türk" takımının Avrupa'dan kupa getirmek için bu kadar iddialı olduğu bir dönemde "Türk" Futbol Federasyonu ne hikmetse geri çevirdi bu isteği.

Fenerbahçe'nin bir Yunan takımı ile Yunanistan'da oynayacağı maç süper kupanın 7 Nisan'da oynanmasından daha önemli değildi onlara göre.

İlginçtir yine bir "Türk" takımı olan Galatasaray da kupa takvimi daha önemli diye görüş bildirdi.

Fatih Terim'den ötürü bir Yunan sempatisi mi uyandı diyeceğim ama Olimpiakos, Terim'in başında olduğu Panathinaikos'un da ezeli düşmanı aynı zamanda.

Neyse.. konumuzda dönelim.

Fenerbahçe yönetimi kendisine reva görülen bu maç takviminden hasarsız çıkıp konsantrasyonunu Konferans ligine çevireceğini ve maça U19 takımı ile çıkacağını deklare etti.

Tabii bu açıklamadan sonra kızılca kıyamet koptu yandaş basın camiasında.

Vay efendim süper kupayı sürekli sabote eden Fenerbahçe imiş..

Vay efendim bu Şanlıurfa halkına yapılan bir saygısızlıkmış..

Vay efendim Fenerbahçe taraftarını süper kupa finali izlemekten mahrum edemezlermiş..

Vay efendim bu maçın gelirleri depremzedeler için kullanılacakmış.

Ajitasyonun ve spekülasyonun envai çeşidini yaptı yandaş kanalların maaşlı çalışanları.

Ne yapsınlar patronun kulları tabii hepsi de.

Fenerbahçe ise kimseyi takmadı ve  taraftarının büyük çoğunluğunun da desteği ile dünyada eşi görülmemiş bir protesto hareketiyle gündeme oturdu yine.

Helal olsun Fenerbahçe'ye..

Sistemin içinde sisteme karşı durabilmek herkese nasip olmaz.

Mangal gibi yürek, çelik gibi bilek ve güçlü bir irade gerekir bunun için.

Türk futbolunun siyasiler eliyle çöp edildiği bir dönemde siyasete karşı bir duruş sergilemek milli mücadelenin ateşini yakan takıma nasip olmuştur. 

Hayırlı uğurlu olsun..

mrhiko@gmail.com